Balımızı da zehirliyorlar

Hastalık mevsimindeyiz ve şifa bulmak için yediğimiz balda bile tarım zehri kalıntısı var. Yoğun tarım alanlarından toplanan bal ve ölü arı örneklerinin analizinde zehir kalıntısı saptanmış. Yani şifa ile zehir kalıntısı yan yana!

Mevsimsel virüsler nedeniyle hastalıktan kırılıyoruz. Böyle dönemlerde en çok medet umduğumuz gıda ise bal. Balı hem bağışıklığımızın güçlenmesi hem de öksürük şikâyetlerinin azalması için kullanıyoruz. Bal aslında tam bir şifa kaynağı. Ama gelin görün ki, kontrolsüzce çevreye saçılan zehirler (pestisit) bala da sirayet ediyor.

İşte bir araştırma. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nün araştırması kapsamında, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yoğun tarım yapılan alanlarda iki yıl boyunca farklı noktalardan bal ve ölü arı örnekleri toplanarak analiz edilmiş. Ve görülmüş ki, analiz edilen 56 bal örneğinin 22’sinde zehir kalıntısı var! Üstelik saptanan zehirlerin büyük bölümü, merkezi sinir sistemine toksik etki yapan neonikotinoid grubu kimyasallar. Arıları öldüren bu kimyasallar bize neler yapmaz? Zaten bu grup kimyasallar, son dönemde sık sık yasaklanmalarıyla gündemde. Ancak çalışma, ülkemizde de yasaklanan bu zehirlerin hâlâ kullanıldığını ve dolayısıyla arıları öldürüp ballarda biriktiğini ortaya koyuyor.

23 çeşit pestisit bir arada

Çalışmada analiz edilen 28 adet çiçek balı numunesinin yarısında en az bir tane pestisit etken maddesi tespit edilmiş. Çam ballarında ise pestisit kalıntısı saptanmamış. Bu sonuç doğrudan doğruya, tarım arazilerine yakın bölgelerde üretilen balların daha riskli olduğunu gösteriyor. Bunun en büyük nedeni de; tarım zehirlerinin aslında uygulandığı sahadan çok, ekosistemdeki diğer canlılara ve onlardan elde edilen gıdalara zarar vermesi. Birden fazla tarım ürünün yetiştirildiği bölgelerde kullanılan farklı tür pestisitler, âdeta zehir kokteyline dönüşüyor. Ama gıda ürünlerinde yapılan pestisit ölçümlerinde her bir kimyasal için belirlenen limitler esas alınıyor. Oysaki o gıda ürününü tüketen, limit altında dahi olsa tüm o zehirlere maruz kalıyor. Zira söz konusu çalışmada da bal numunelerinin bazılarında 6 farklı pestisit, ölü arılarda ise 23 farklı pestisit saptandığını görüyoruz. Bazı örneklerde de toplam yüzdelerin, limitlerin epey üzerinde olduğuna dikkat çekilmiş. Özellikle tespit edilen zehirlerin büyük bölümünün yüksek toksisite içeren kimyasallar olduğunu da belirtelim. Diğer yandan arıcılıkta kovan içi arı sağlığı için kullanılan veteriner ilaçları da kalıntı sorunu yaratabiliyor.

Tohumdan bala geçiyor

Tabii ballarda pestisit saptanan tek çalışma bu değil. Gümüşhane yöresinde üretilen ballara ilişkin yakın zamanda yapılan bir başka çalışmada da, ballarda zehir kalıntısı saptandığını görüyoruz. Araştırmada, ballarda sadece 4 farklı zehrin etken maddesi aranmış. 3 ilçedeki 20 köyden alınan numunelerin 2’sinde aranan zehirlerin 4’ü de bulunmuş. 2 köydeki ballardan alınan numunede de birer pestisit saptanmış. Öte yandan ayçiçeği ve pamuk tohumlarına uygulanan pestisitlere ilişkin yürütülen 2 ayrı çalışma ise böceklerden korunması için zehre bulanan tohumların arı ve bala zehri aktardığını gösteriyor. Yani bu tarım kimyasalları “Pandora’nın kutusu” gibi! Bir kez açıldıktan sonra nerede ve nasıl bir zarara yol açabileceklerini kestirmek oldukça güç. Bu açıdan yoğun pestisit uygulaması yapılan bölgelerden gelen ballara yönelik temkinli olmakta fayda var.

Sıcak içeceklere bal eklemeyin

Son olarak yine balla ilgili önemli bir uyarıda daha bulunayım. Özellikle hastalık dönemlerinde sıcak içeceklerin içine bal ekleniyor ya, yapmayın. Çünkü balın sıcaklığı arttıkça hidroksimetilfurfural (HMF) adlı bir kimyasal açığa çıkıyor. Hatta bazı ballarda bu kimyasal, olması gereken değerin çok üzerinde. Ve eğer siz balı sıcağa maruz bırakırsanız, HMF oranı daha da artıyor. Üstelik bu kimyasal, ciddi bir kanserojen.

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir